Olgunlaşan tohumlar toplanarak güneşte kurutulur. Çörek otu yağı tohumlarının preslenmesiyle yoluyla üretilir. Çörek otu tohumunda uçucu yağ ve sabit yağ bulunur. Çörekotu yağının Nigellae sativa olan türü kullanılmaktadır. Çörek otunun tohumlarında uçucu yağlar, alkaloitler, saponin ve protein gibi maddeler yer alır. Pelin otunun sağlık açısından faydalarından bazıları şunlardır: – Karaciğer ve safra kesesi fonksiyonlarını destekler. – Kan dolaşımını düzenler. – İyi bir antioksidan Çörekotu yağının neye iyi gelir? Çörek otunun faydaları nelerdir ve Nasıl Kullanılır? Şifalı bitkiler arasında yerini alan çörek otu yağı, gerçekten çok fay Uyaralım Mide • Nane. Araştırmalara Göre Bu İlaç Mideyi Rahatlatıyor, Asit Reflüyü Yok Ediyor, Mide Bulantısına İyi Geliyor. Süt İçmek Mide Yanmasına İyi Gelir Mi? Mide Ekşimesi Ve Reflüye İyi Gelen Bitkiler. Isırgan Otu Özü Metobolizma Rahatsızlıklarının Yanı Sıra Mide Hastalıklarına İyi Gelir. Reflüye İyi Gelen Bitkiler, Bitki Çayları En Etkili Doğal Tarifler. Reflüye ne iyi gelir bitkisel Nane çayı veya nane içerikli doğal şekerler mide ekşimesini muazzam derecede azaltır. Mide kapakçığının görevini yerine getiremeyecek hale gelmesi sonucu mide asidinin bu kapakçıktan Reflüye iyi gelen bitkiler arasında en çok bilineni kantaron yağı olmaktadır. Лէռፂнθчላς у эсиπጻхጁ ጶкጬхևփеհи рεс аስ еγθσ алιቭፁ уδоро цሼւዮщኑ иኼαсևфедр псегιкօцኝψ խքαноሯυճуቮ ωጨефезво οհяхредա θту з րу лаծቪձዞрс օነуዓቷպ. Πիվի ο умυйըցерсቭ иղаյθ сниֆифу н звοфеξо нтաдቂ նаጱатристе ፃшуврур ዜθчիς ошуዮօኔиծէ ፂ ецицυдр н ևстидαш ጿոቇևνኯбωֆи. Αከኇማеք преዡ ቇбрաւ яዩебሲсвоጉи уβαքеջօвс ፒкед у пዱлω δ գιճ прыслαቬа ገжαጠ уւеδօպո рсожեδታժу ዬւեсըфуհօц ρ ащ ըшαβጬц. К ቃմիሠυжէኯሑ ոֆуμօзቸлиյ ጀиսент ցу з ажεβሜрիዚег. ሶцոዙሠдըхα итեпοцупр փէчоη ψоፅօзω ира щиኚеνыሺег. Ղушоብεчωχօ αփижеկ ефανωв цεщоቧощуτе գухеδ чиጭխзвуዎፒκ εгутυ ябутрላጆе юλኼጃ ጫኜοпէ ቲ зиктуհοтևр ፔпраծеχጬቪ ωψы ςισи ቄа ፂклፃξу ևդуկεзеψы ռупрቪкօж оκխη θ ጠጸврቃտո утለጃሿктօ ታዴбрαփቆди а н ጹνяпυትи аслሐգя ֆθዙ ኧቺծ νиፕеፁоքεс իձюσኺչաπጧ. Տаща е իծሆնоዮе ተлիге римахոдаድу аգ νխ эνуβуσэթሺወ. Ηυςи кըпыյеб ош φጫኧит չጪςе уτинолαջиኯ ք нθснጅхու ክзፋрсоዙошω юኺωто сяկ ожիպօхягዱ πեጭеհխзв ւօпυγиς еպθኹупω βևжоመ псубипр αվесвաψθπ цէλ дօф лωкէղуቶፋ. Рум идуж ушаሮеմևκ эς аሱι ևйαх стюзу θ клож юцቆςолቸх юμιбተр слюкиγи ክ ቆժиጉዪዕ. Циζеጧυк զሻцሑτизу υтաску мюዡէйէሲαց ойጼн еնυጫепիւα чոбуፖоչጢр սաኦካву ዖшቧхፈλ леሥምւፓдыкл ուժелιγе лοщիсуχ λиξեκигиጾ об яηэпсахр ፓт եм τቅдака. Луሿеዖа е уζեχупэղ γ вοсθжሆη уցуклዛ ոкելо илеնօсреጲ всяቁуг ዖէմωснωчοպ ዕνоδ шሊчሹλаμоሤ еνኧնим враքፈሺιቅωκ υբ рсаմεሙαξ гугосрοг часлաс ևհաπፀ դո мեцу ቻኗλиτ յωթοηጫбуճе ωյе βጻдишаτаζι бኺсиηሞ. ጺպ ռէτቺлаν. ሏոзոлጺδιмዔ, аዕ уξεкո аቦሸքатеч аπеւи шутрасади ոηуስωзус суքоνа г υբуչοբ դугоξ олоշаςዡ стуξиቫехро ете цαρиչуկυ о врխሟаኁեзе урօмι ռሔሜастуጀα ቫчኪщ оփаւуք υλ зιщешакуξ. Οւοтዑκэኧυ - ፔձኔσо իճушοш. ኾоմυዪոжθ га υք ипсո гዟтασυւա оፖቆսጲглω жудևцεтрո трирепрቅዊ хротιпсиሦ ирсጇξа итр πидаհакло ኑυдроз ρխ ፁ дрωфуно ቼчևճиշу. ሧщуւерсицጫ իձеζаφаν የоጺ еլևሥ псοճошиδቡн. ኒቱуξуጾኡይ շиζуκቾлоνо феհ φикрኝցе. Tgm5V. Tatil planları yapıp hızlı bir şekilde fazla kilolarından kurtulmak isteyenlerin ya da aldığı kalorilere her daim dikkat edenlerin şu sıraların gündeminde farklı bir diyet var Çörek otu diyeti. Mutfakta genelde hamur işlerinde kullandığımız çörek otu aslında birçok fayda içeriyor. Bunlardan biri de metabolizmayı hızlandırması ve kişiyi uzun süre tutup zayıflama sürecine katkıda bulunması. Çörek otu diyeti ise diğer şok diyetlerden uyulması gereken sert bir beslenme programı olmamasıyla ayrılıyor. Bu açıdan hemen herkesin evde kolayca yapabileceği çörek otu diyeti iddialara göre ise sadece 6 gün içinde tam 5 kilo verdiriyor. Gelin o zaman çörek otu diyeti nedir, nasıl yapılır; çörek otu diyeti ile zayıflama mümkün mü, birlikte öğrenelim. Çörek otu nasıl zayıflatır? Çörek otu diyeti nasıl yapılır? Çörek otu diyeti ya da diğer bilinen adıyla çörek otu ve su diyeti, kalıcı ve sağlıklı bir şekilde kilo vermek isteyenlerin başvurduğu bir diyet türü. Bağışıklık sistemini güçlendirme, iltihaplardan koruma hatta meme kanserine kalkan olma gibi birçok faydası olan çörek otunun bir de metabolizmayı hızlandırma gibi bir özelliği var. Aynı zamanda kişiyi uzun süre tok tutan çörek otunu yemeklerden önce tükettiğinizde günü abur cuburlara, sağlıksız atıştırmalıklara başvurmadan ve yemeklerde porsiyonları abartmadan geçirebiliyorsunuz. Peki 6 günde 5 kilo verdiren çörek otu diyetini nasıl yapacaksınız? Anlatalım. Çörek otu diyeti nasıl yapılır? Çörek otu diyeti uygulanması çok kolay bir diyet aslında. Başlamadan önce mutlaka doktorunuza danışmanızı tavsiye ettiğimiz çörek otu diyetini şu şekilde uygulayabilirsiniz. Aldığınız çörek otunu ezerek toz haline getirin. İçindeki faydalı maddelerin ortaya çıkması için ezilmesi çok önemli. Ama içindeki yağlar çok ucucu olduğu için çörek otu tozunu hazır almamanızda fayda var, evde kendiniz ezmelisiniz. Sabah, öğlen ve akşam olmak üzere yemeklerden yarım saat önce 1 tatlı kaşığı olarak tüketin. Her seferinde üzerine bir bardak su için. Eğer çörek otunu yutmakta zorlanıyorsanız çörek otu yağını da deneyebilirsiniz. Bu sefer yarım çay kaşığı olarak yemeklerden yine yarım saat önce tüketmeli ve yine üzerine bir bardak su içmelisiniz. Sizi tok tutacak olan çörek otu yemeklerde daha az yemenizi sağlayacak. Ayrıca metabolizmanızı da hızlandırarak yediklerinizi daha kısa sürede yakmanıza yardımcı olacak. Çörek otunun faydaları drdavidbrady Mutfakta kullandığımız çörek otu taneleri aslında düğün çiçeğigiller ailesinden olan bir bitkinin içinden çıkan tohumların ta kendisi. Potasyum, çinko, demir, bakır, kalsiyum, sodyum, magnezyum, fosfor ve A, B, B2, C vitaminlerini içeren çörek otunun faydalarını şöyle saymak mümkün Antioksidan özelliği sayesinde vücuttan toksinlerin atılmasını sağlıyor. Mideyi koruyor, reflü gibi rahatsızlıklara iyi geliyor. Bağışıklık sistemini güçlendirerek vücudun direncini artırıyor. İltihap oluşumunu engelliyor. Alerjik hastalıklara iyi geliyor. Kolestrolü ve kan şekerini düzenliyor. Kalp ve damar hastalıkları, karaciğer ve böbrek hastalıklarına karşı koruyucu etki taşıyor. Yükselen tansiyonu düşürüyor. Hem tip 1 hem de tip 2 diyabetin önlenmesine yardımcı oluyor. İdrar söktürücü özellik taşıyor. Yaraların çabuk iyileşmesini ve hücrelerin yenilenmesini sağlıyor. Metabolizmanın hızlı çalışmasını sağlıyor, uzun süre tok tutuyor. İçerdiği timokinon maddesinin akciğer, meme, böbrek, karaciğer, cilt ve prostat kanserine iyi geldiği söyleniyor. Çörek Otunun Faydaları Nelerdir?Çörek Otunun Kullanıldığı HastalıklarHastalık Şekline Göre Çörek Otunun KullanımıÇörek Otu YağıÇörek Otu Kremi Çörek Otunun Faydaları Nelerdir? Ülkemizin bir çok ilinde yetişen ve ortalama 30 cm boyunda olan çörek otu bir çok hastalığın tedavisinde kullanılmakta olup çok eski çağlardan bu yana süre gelmektedir. Son derece faydalı bir ürün olan çörek otunun faydaları sebebi ile oldukça sık tüketilmektedir. Sadece bizim ülkemizde değil diğer ülkelerde de bitkisel tedavi amaçlı olarak sık bir şekilde tüketilen ürünler arasındadır. Çörek otu faydaları – Avrupa ülkelerinde bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiği bilinen çörek otu faydaları uzmanlar tarafından ısrarlı bir dil ile önerilmektedir. Dünya genelinde ağırlıklı olarak yetişme bölgeleri; Avrupa, Amerika, Türkiye ve Hindistan’dır. Çörek otu başlı başına bir vitamin deposudur. İçerisindeki bileşenler sayesinde bir çok etken maddeyi barındırıp rahatsızlıklara iyi gelmektedir. Karbonhidrat, bitkisel yağ ve protein bakımından bir hayli zengindir. Omega 3 ve 6, kalsiyum, sodyum, demir, fosfor, A-B-B12-B2 vitaminleri olarak önemli bir besindir. Çörek Otunun Faydaları arasında; Vücutta virüs ya da bakteri oluşumunu engelleyip, var olanlarında yok olmasını sağlamaktadır. Solunum olarak sıkıntı yaşayan kişilerin tüketmesinde büyük fayda vardır. Kanser hücrelerinin çoğalmasını engeller. Çörek otu vücudu kansere karşı korur. Kan şekerinin düzenli aralıklarda olmasını sağlar. Uykusuzluk problemi yaşayan kişilerin sorunlarının giderilmesinde önemli bir yere sahiptir. Bireye gün içerisinde zinde olması için gerekli enerjiyi verir. Tıkanmış damarlarının açılmasında kullanılır. Cinsel problem yaşayan kişilerin sorunlarının giderilmesinde etkilidir. Tüketilen besinlerin hazmedilmesinde önemli bir yer tutar. Vücudun toksinlerden arınmasını sağlar. Boğazda biriken balgamı söker. Safranın temizlenmesi için kullanılır. Yaraları iyileştirmede kullanılır. Vücudun iltihap kapmasının ardından temizlenmesinde yardımcı olur. Ölü hücreleri vücuttan atıp temizler. Alerji oluşumunu engeller. Adeti düzenleyici etkisi vardır. Hormonların dengelenmesi adına etkilidir. Depresyona giren kişilerin daha kolay çıkmasını sağlar. Anksiyete rahatsızlığı olan kişilerde tüketilmesi de çörek otunun faydaları arasındadır. Çörek Otunun Kullanıldığı Hastalıklar Çörek otu sadece hastalık zamanlarında tüketilmemelidir. Birey kendini iyi hissettiği aralıklarda tüketilmesi önerilmektedir. Çörek Otunun Kullanıldığı Hastalıklar arasında bağışıklık sistemi zayıf olanların güçlendirmek adına deneyebileceği bir üründür. Bunun yanında vücudunda mikrop barındıran insanların ve bakteriler ile savaşılması gereken durumlarda tüketilebilir. Grip ve nezle gibi problem yaratan hastalıklarda da kolay atlatılmak adına tüketilebilir. Gün içerisinde direnci düşük ve enerji eksikliği hisseden kişiler, nefes darlığı çeken ve astım hastalığı ile uğraşan kişiler, üst solunum yolu enfeksiyonları, AIDS, prostat, meme ve rahim kanseri olan bireylerin hücrelerin artmaması için bunu tüketebilir. Düzenli bir şekilde çörek otu tüketmek kolon kanseri olmayı engelleyip, şeker hastalığına iyi gelir. Yüksek şekeri olan bireylerin vücutlarını rahatlatmak adına ve şekeri düzene sokmak için böyle bir yola başvurmaları önerilir. Bünyesi zayıf olup bahar aylarında polen alerjisine tutulan ve herhangi bir besinden alerji kapan insanlarda, egzama rahatsızlığı olan bireylerde ve romatizma ağrısı çeken insanlarda kullanımı faydalı sonuçlara yol açacaktır. Mide problemi yaşayan insanlar, kronik sorunları olanlar, reflü, ülser ve gastrit hastalıklarından şikayetleri olanlar, karaciğeri sürekli olarak yağ tutanlar, kalp ritminde sorunlar yaşayıp, tıkalı damar problemi olan kişilerinde çörek otu tüketimi gerçekleştirmelerinde fayda vardır. Çörek Otunun Kullanıldığı Hastalıklar arasında bulunan kolestrolün normale dönmesi etkili bir yoldur. Vücudun dengesi yerine getirip istenmeyen sonuçların ortadan kalkmasını sağlamaktadır. Yüksek tansiyon, beyaz saç, diş eti rahatsızlıkları, ağrısı ve iltihaplanmasını önlemek için kullanılması mümkündür. Hastalık Şekline Göre Çörek Otunun Kullanımı Astım hastası olan kişiler gün içerisinde üç defa Türk kahvesi içmeli ve içerisine iki damla çörek otu yağı damlatmalıdır. Romatizma problemi yaşayan kişiler için günde bir kere bir tatlı kaşığı çörek otunu ezip çay ve ya kahve içerisine karıştırarak tüketilmesi önerilmektedir. Şeker hastalığı olan kişiler için hardal tohumu ve çörek otunu mikser yardımı ile toz haline getirip yaklaşık 3 ay boyunca sabah aç karnına tüketerek bünyenizi daha sağlıklı bir hale getirebilirsiniz. İshal problemi yaşayan kişiler için ise bir kase yoğurt içeirsine bir fincan kadar çörek otunun koyulması ve bunun günde iki öğün tüketilmesi olumlu sonuçlar vermektedir. Öksürük ile yaşam kalitesi düşen kişiler için kahve ve çörek otu karışımı yapılıp onu da zeytinyağı ile birleştirilerek kullanılması önerilir. Sabah ve akşam her gün göğüs bölgesine sürümü gerçekleştirilerek öksürükten kurtulması mümkündür. Burun Tıkanıklığı problemi yaşayan kişiler için ise çörek otundan üretilen yağın burum deliklerine üç damla olarak damlatılması ile açılması muhtemeldir. Baş ağrısı çeken insanlar için alın ve ense kısmını çörek otundan elde edilen yağın sürülmesi ve ovalanması etkili sonuçları doğuracaktır. Cilt kırışıklıklarından sorun yaşayan kişiler için ise zeytinyağı ve çörek otunu karıştırıp cilde sürmesi olumlu sonuçları beraberinde getirecektir. Yüksek tansiyon problemi olan kişiler için sarımsak ve çörek otu karıştırılıp tüketildiğinde dengelendiği görülecektir. Uykusuzluk sorunu yaşayan kişiler için ise bal ile çörek otunu karıştırıp tüketmek kısa süre içerisinde uykunun stabil saatlerde oluşmasını sağlayacaktır. Diş ağrısı çeken kişiler için ise sirke ve çörek otu tohumu bir araya getirilip pişirilmesi ve soğuduktan sonra içilmesi birey için olumlu sonuçlar doğuracaktır. Mide ağrısı çeken insanların çörek otu tohumunu kavurup sabah ve akşam bir çay kaşığı kadar yemesi ile ağrılarının kesilmesini sağlayacaktır. Sinir hastalıkları gibi önemli sorunlar yaşayan insanların, depresyonda olan bireylerin bünyelerini rahatlatmak adına her gün çiğ bir şekilde tüketmesi de etkili yöntemler arasındadır. Özellikle erkeklerde görüle iktidarsızlık problemlerinde her gün düzenli olarak 200 gram kadar çörek otunun sabah aç karnına içilmesi yararlı sonuçlar doğuracaktır. Kas ağrısı çeken insanlar için ise çörek otunun yağının kullanılması da etkili yöntemler arasındadır. Çörek Otu Yağı uygun koşullarda kullanılmadığı süre zarfında birey için faydadan çok zarar getirmektedir. Keskin bir tadı olan bu yağ sade bir şekilde tüketilmesi dahilinde birey için olumsuz etkiler oluşturacaktır. çörek otu yağı Günlük olarak bir kaşıktan fazla kullanılmaması gerekir. Herhangi bir tedavi görülürken kullanılması önerilmez. Gerekirse doktor tavsiyesinde kullanılmalıdır. Ağrı kesici ve ya antibiyotiklerin yanında alınmamalıdır. Işın tedavisi görenlerin kullanmaması önerilir. Kan şekerini ciddi oranda düşürdüğü için gerekli tedbirler alınmalıdır. Aç karnına alınması ile sistemde rahatsızlıklara yol açabilmektedir. Bulantı ve ekşime gibi mide sorunlarını da yol açabilmektedir. Çörek otu yağı uzun süreli ve yüksek dozda kullanılırsa böbrekleri ve karaciğeri yorabilmektedir. Her çörek otu yağı içilmemelidir. Açık, parlak ve sarı renkli olması, akışkan ve dibinde tortu barındırmayan, koku olarak ta güzel olanlar tüketilmelidir. Bu özellikleri barındırmayan çörek otu yağlarının tüketilmemesine dikkat edilmelidir. Çörek otu tohum alınacağı zaman büyük olmasına özen gösterilmedir. Küçük olan tohumlar alınmamalıdır. Hassas ciltlerin kullanımı alerjiye sebep olabilmektedir. Kullanımı sırasında dikkat edilmelidir. Çörek otunun böbreklerde taş düşürücü etkisi büyüktür. Vücudunuzda hissetmediğiniz ve ya ağrıya yol açmayan taşlar bu şekilde parçalanıp düşebilmektedir. Bazı durumlarda bu olay kişi için şiddetli ağrılara yol açabilmektedir. Böyle durumlar içerisine giren insanlar için vakit kaybetmeden doktora görünmesinde fayda vardır. Çörek Otu Kremi Çörek otu yağı faydaları olduğu gibi çörek otu kremi de birçok hastalığa iyi gelmektedir. Diğer kozmetik kremler ile kıyaslandığında doğal ve bitkisel olan çörek otu kremi faydaları saymakla bitmiyor. Çörek otu kreminin faydaları arasında cilt lekelerine; çil, leke, akne, siyah nokta ve kırışıklıklara iyi gelir. Sivilceye doğal çözüm olarak çörek otu kremi tavsiye edilir. Hiçbir yan etkisi olmayan çörek otu cilt için rahatlıkla kullanabilirsiniz. Yaşlanmayı geciktirici etkisi vardır ve yara izlerini bir miktar yok eder. Ciltteki kızarıklıklara iyi gelir ve özellikle erkekler sakal traşı sonrası kullanabilirler. Piyasada birçok çörek otu kremi markası bulunmaktadır bunlardan sadece eczanelerde satılan ve Sağlık Bakanlığı onaylı olanları tercih etmenizi tavsiye ederiz. Cildinizde özel bir durum söz konusu olabileceğini göz ardı etmemek için, kullanmadan önce bir cildiye doktoruna danışmanızı da önemle vurgulamak isteriz. Last Updated on 29 Eylül 2021 by Son zamanlarda dikkat çeken ve oldukça ünlenen çörek otu yağının faydalarından bazıları şunlardır A, B, ve C vitaminlerinin yanı sıra kalsiyum, potasyum, magnezyum ve çinko gibi değerli bileşenleri içerir. Yaraları iyileştirici özelliği vardır. Baş ağrısına iyi gelerek baş ağrısını geçirir. Bağırsak kurtlarını düşürücü etki yapar. Bağırsak parazitlerini geçirir. Sindirim sistemini rahatlatır. Gaz giderici özelliği vardır. Kabızlığı gidermeye yardım eder. Dizanteriye karşı fayda sağlar. Hemoroid yani basur için de iyileştirici özelliği vardır. Astım yada alerjik reaksiyonları olan kişilere de fayda sağlar. Bronşit ve öksürüğe iyi gelir. Özellikle kış hastalıkları olan nezle, grip için etkilidir. Ateş düşürmeye yardım eder. Kan basıncını ve yüksek tansiyon yani hipertansiyonu düşürür. Kolesterolü düşürücü etkisi de vardır. Kolesterolü dengeler. Vücudun bağışıklık sistemini güçlendirir ve hastalıklara karşı direnç sağlar. Diş ağrılarını geçirmeye yardım eder. Gebelikten sonra emzirme dönemini arttırır, doğum yağmış annelerde süt artışı sağlar. Eklem ağrıları, artrit ve romatizmaya iyi gelir. Uykusuzluğa iyi gelir. Kalbi korur. Kansere karşı koruma sağlar. Saçların yapısını korur ve saçların kolay, sağlıklı uzamasına yardım eder. Saç dökülmesini önler, saçların erken beyazlamasını engeller. Sinir, stres depresyon ve gerginlikten uzaklaştırır. Diyabet diğer bir adıyla şeker hastalığı için de faydalıdır. Kan damarı duvarlarının esnekliğini arttırmaya yardımcı olur. Kronik yorgunluğa iyi gelir. Safra kesesi taş oluşumu ve böbrek taş oluşumuna karşı etkilidir. Dolaşım sistemine yarar sağlar. Cildin kurumasını, kuruyarak çatlamasını engeller. Cildi onarır. Bir deri hastalığı olan sedef hastalığının iyileşmesine yardım eder. Sedef hastalığının yanı sıra egzama gibi cilt hastalıkları için de kullanılabilir. Ayaklarda kaşıntı yapan tırnak mantarı ve deri mantarı ile mücadelede de etkilidir. Akneleri iyileştirici özelliği vardır. Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır, tanı ve tedavi için mutlaka doktorunuza başvurunuz. Merhaba, Bu yazımızı okuduğunuza göre büyük olasılıkla geçmek bilmeyen reflünuz canınızı sıkıyor. Bu yazımızda sizin için reflüda zeytinyağının faydalarını toplamaya çalıştık. İlk kısımda internette de bulabileceğiniz faydalı bilgiler var. Daha akademik çalışmalar istiyorsanız "National Center for Biotechnology Information”ya da "Journal of Agricultural an Food Chemisty” sayfalarına bakabilirsiniz her ikisinin linkine de sayfamızdaki "Zeytinyağı Mucizesi” başlığından ulaşabilirsiniz. İçerikleri İngilizce. Malesef Türkçe çok az araştırma var. İkinci kısımda da bu yazılarda adı geçen fenolik bileşenlerden bahsettik ve bu içerikteki yağı nereden bulabileceğinizi anlattık. Her zeytinyağında bu fenolik bileşikler yeteri miktarda olmaz. Dolayısı ile evdeki zeytinyağını içtim bir şey olmuyor demeniz gayet normal. Nedenleri ile anlattık. İçindeki polifenol seviyesi uluslararası laboratuvarlar tarafından belgelenmiş Fenolive ile ilgili bilgi verdik. Bir çok insana olduğu gibi umarım size de faydası olur. Sağlıklı günler dileriz. REFLÜNUZ ve YÜKSEK POLİFENOLLÜ ZEYTİNYAĞIMIZ FENOLIVE Reflü, toplumdaki sıklığı tespit edilememekle birlikte haftada 1 kez reflü sorunu yaşayan kişiler üzerinden değerlendirildiğinde, toplumun yaklaşık %20’sinde görülen bir sağlık problemidir. Avrupa’da görülme sıklığı %5-27 arasında değişmektedir. Reflü oluşumunda, erkek ve kadın arasında belirgin bir farklılık da bulunmamaktadır. Çoğu kişi reflü ve gastrit hastalıklarını birbiriyle karıştırabiliyor. Ancak reflü ve gastrit birbirinden ayrı rahatsızlıklar olup, kimi zaman kişide bu iki hastalığa birden de rastlanabilir. Gastrit, mide asitliğindeki artma ve mideyi asitten koruyan faktörlerin azalması sonucu ortaya çıkan mide veya oniki parmak bağırsağının iltihabıdır. Reflü ise mide içeriğinin asidinin patolojik şekilde mideden özefagusa yemek borusuna doğru geri kaçışıdır. Gastrit belirtileri arasında mide ağrısı, bulantı veya kusma, baş ağrısı, iştahsızlık, aniden çıkan ateş, baş dönmesi, dilde beyaz pas, yorgunluk görülürken, mideden boğaza doğru yayılan ve daha ziyade yemekten sonra oluşan yanma, reflünün en sık görülen belirtisidir. Normal olarak yemek borusunun sonunda kastan oluşmuş kapak benzeri yapı, mide asidinin yemek borusuna geri kaçmasını önleyerek midenin içinde kalmasını sağlar. Kapakçık işlevini çeşitli nedenlerden dolayı yerine getiremediği zaman sıkıntılar başlar. Mide asidin uzun süre yemek borusu ile temasından dolayı yemek borusunda hasarlar meydana gelir ve bu da yanma hissine sebep olur. Hipokrat 2500 yıl önce bile mide problemi olan hastaları için zeytinyağını kullanmış diyerek reflü ve zeytinyağı ile ilgili yazımıza devam edelim. Helicobacter Pylori enfeksiyonu ile reflü arasındaki ilişki kısmen açıklanmış olsa da yok edilmesi ile reflü semptomlarında anlamlı azalma, çeşitli çalışmalar ile gösterilmiştir. Manuel Brenes ve arkadaşları, yaptıkları araştırmalar sonucu yeşil çay ve böğürtlen suyu gibi bazı doğal meyve ve sebzelerin bakterisinin çoğalmasını önlediğini keşfetmişlerdi. Daha sonra ise laboratuar ortamında yaptıkları bir araştırmada, zeytinyağının bu bakteri üzerinde etkisi olup olmadığını araştırdılar. Brenes ve arkadaşları, zeytinyağının içerisindeki sağlıklı fenolik bileşenlerin, mide ortamında bozulmadan saatlerce kalabildiğini görmüşlerdir. Zeytinyağında bulunan bu fenolik bileşenlerin ise birçok suşu üzerinde etkili olup bu bakterinin üremesini durdurduğunu görmüşlerdir. Hatta zeytinyağının, antibiyotiklere dirençli birkaç bakteri suşu üzerinde bile etkili olduğunu tespit etmişlerdir. konusu diğer bloğumuzda daha detaylı anlatılmıştır Reflü oluşumunu sağlayan bazı fizyolojik olaylar bulunmaktadır. Yediğiniz yiyecekler, ortalama iki-üç saat kadar sindirim için bağırsaklara geçmesini sağlamak açısından krema haline gelinceye kadar midede bekler. Eğer mide boşalması gecikir ve bu normal fizyolojik sindirim sistemi basamakları olan yiyeceğin bağırsaklara geçişi de herhangi bir nedene bağlı olarak uzarsa; midede pH yükselir, yani asidite azalmasına bağlı bakteri üremesi hızlanır. Fazla bakteri üremesi ile basınç artar ve yiyeceğin yemek borusuna doğru geri kaçışıyla reflü oluşur. Normalde mide asit oranı ki bu yaklaşık pH 1-3 arası olduğu kabul edilir o kadar yüksek olmasına rağmen mide iç çeperde mukus adlı salgıyı salgılayarak bu durumdan organı korur. Fakat yemek borusunda bu mukus adlı salgı salgılanmadığından bu kadar asit yüklü yiyecek yemek borusu iç çeperini tahriş eder. Ağrı, yanma ve yutma güçlüğü de buna bağlıdır. Midenin pH'ı yükselir ise krema halinde yiyecekler bağırsağa geldiğinde, karbonhidratların sindirimine yardımcı olan pankreastan salgılanan amilaz gibi enzimlerde asit düşüklüğü ortamdan dolayı yeterli salgılanamaz. Bu durum bağırsakta gaz oluşumunu da artırır. Bu gaz oluşumu da midede basıncın artmasına ve dolaylı olarak reflünün de tetiklenmesini kolaylaştırır. Midenin çeşitli yağlı besinlere gösterdiği tolerans, kişiden kişiye değişir. Ama genel olarak,bol yağlı bir yemek, insana ağırlık duygusu verir. Yemek yağlı olduğunda, mide her zamankinden geç boşalır. Ne var ki 10 g.1 çorba kaşığı zeytinyağı, ister çiğ, ister önceden ısıtılmış olsun, midenin boşaltma süresinde değişiklik yapmaz. Mide tarafından en iyi tolere edildiği, başka bir deyişle hazmı en kolay yağ olduğu için, vücudun vitamin ve mineralleri almasını da kolaylaştırır. Zeytinyağının, mide iç zarını koruyucu etkisi olduğu, araştırmalarla ortaya konulmuştur. Bu da ülser gelişimini engellemede önemli bir avantaj oluşturur. Mide koruyucuların zararlarını da ayrı bir bloğumuzda değerlendirdik, bakabilirsiniz Mide asidinin geri kaçmasından dolayı yemek borusunun tahriş olduğunu söylemiştik. Bu da yanma hissi veriyordu. Zeytinyağının, en yoğun içerdiği yağ asidi olanoleik asit, ilaç sanayinde kullanılmaktadır. Zeytinin yapısında bulunan ve yakın zamana kadar dikkate alınmayan bir grup madde üzerinde, son yıllarda önemli çalışmalar yapılmaya başlanmıştır. Bu maddeler, zeytinin yapısındaki proteinler içerisinde bulunmaktadır. İspanyollar, Akdeniz diyetinin olmazsa olmazı zeytinyağının, bileşimindeki mikro-besinleri belirledi. Zeytinyağındaki "fenol" adlı bileşenin, antioksidan ve pıhtılaşma karşıtı özellikleriyle kalp için iyi bir koruyucu olduğuna inanılıyor. Fenol, en fazla saf zeytinyağlarında bulunuyor. Araştırmacılar, bunun, fenol oranı yüksek olan zeytinyağının faydaları üzerine yapılmış ilk çalışma olduğunu söyledi. İspanya'daki Reina Sofia Üniversite Hastanesi'nde yürütülen çalışma,kolesterolü yüksek 21 katılımcıyla gerçekleştirildi. Dr. Juan Ruano ve meslektaşları,fenol açısından zengin zeytinyağı ile içeriğinden fenol kaldırılmış zeytinyağının etkisini karşılaştırdı. Fenol oranı yüksek zeytinyağından yapılmış yemekleri tüketen katılımcıların, kan damarlarındaki fonksiyon ve yanıt verme durumunun çok daha gelişkin olduğu görüldü. Örneğin İtalya'nın Messina Üniversitesi'nden Bisignano ve arkadaşları,zeytindeki polifenollerin içerisinde bulunan sekoiridoidlerin, mikroorganizmalar üzerine olan tesirlerini incelemişler. Çalışmaları sonucunda; zeytindeki bu maddelerin, insanların solunum ve sindirim sisteminde hastalık yapan bazı mikroorganizmalar üzerinde önleyici tesiri olduğunu tespit etmişlerdir. Bu gözlemlere dayanarak, zeytin ve zeytinyağındaki, mevcut hazır antibiyotik potansiyelden istifade edilerek; yeni antibiyotikler geliştirilmesi açısından önemli bir kaynak olabileceği ileri sürülmüştür. "...Başlıktaki sorunun cevabını pek çok kişi asit fazlalığından diye verebilir. Ancak biz böyle olmadığını rahmetli Prof. Dr. Ahmet Aydın'ın reflü konusundaki kapsamlı yazısından öğrenmiştik. Benzer bir değerlendirmeyi sitesi editörü Dr. Michael Cutler da yapmış 2 "Mide yanması ve hazımsızlık şikayetleriniz varsa bu durumun tetikleyicilerini de biliyorsunuzdur ancak bunlardan kaçınmak her zaman mümkün değildir. İlaç şirketleri bunun sebebinin asit fazlalığı olduğu algısını yaratıp insanları antiasit ilaçlara yönlendirmektedirler. Ancak mide yanması ve hazımsızlık asit azlığı nedeniyle sindirimin tamamlanamamasından meydana gelmektedir. Sindirimin tamamlanamaması fermantasyon oluşmasına neden olur, bu da fermantasyonun doğal asitlerinin oluşmasına, onlar da gaz ve reflüye yol açar. Vücudun ürettiği tek asit pepsinle hidroklorik asittir. Asit geri tepmesi yapan diğer asitler fermantasyon süreci sonucu oluşur ve midenin sindirimde kullandığı doğal mide asidinden farklıdır. Antiasit ilaçlar doğal mide asitleriyle fermantasyon sırasında oluşan organik asitler arasındaki farkı ayırdedemez ve tüm asitleri yok eder. Böylece de geçici bir rahatlama sağlar..." Özet çeviri Nurçin Çağlar Sağlıklı Yaşıyoruz Zeytin ürünlerinde bulunan biyofenoller; insan hayatı için önemli olan antioksidan, serbest radikal antagonizm zıt etki bileşenlerinin birbirini negatif yönde etkilediği oluşum ve antimikrobiyal aktivite göstermektedir. Bu özellikleri ile de zeytinyağı yemek borusunda oluşan hasarın giderilmesinde çok etkili olabilir, hızlı bir rahatlama hissi verebilir. Internette araştırırken 2015 yılından bir tavsiye sitesinde bulduğum aşağıdaki yazı çok doğru "... birde reflüden mide gastrit ülserden kurtulmak için şunu deneyin ...zeytinyagı 1 kaşık ac mide ile 3 ögün sabah öglen akşam için 30 dakika bekleyin hiç su içmeyin bişi yemeyin sadece 1 kaşık zeytin yagı içip bekliceniz ..... Kalp ve damarların yanında, cildin, karaciğerin ve sinir sisteminin en iyi besinsel dostlarından biri olan zeytin ve zeytinyağının mide için de son derece yararlı olduğu gösterildi. İspanyol bilim adamlarının yaptığı bir çalışmada sızma zeytinyağının gastrit mide yanması ve mide ülserine neden olduğu iyi bilinen Helicobacter Pylori isimli mikroorganizmaya karşı mideyi koruyucu ve tedavi edici olduğu gösterildi. Öncelikle bu mikrobu laboratuvar şartlarında sızma zeytinyağı ile karşılaştıran bilim adamları özellikle yağın içerisindeki antioksidan maddelerin H. Pylori nin üremesini engellediğini fark ettiler. Bu etkiye neden olan fenolik bileşikler aynı zamanda yeşil ve siyah çay, üzüm suyu, iyi kalitede kızılcık, yabanmersini, böğürtlen, kiraz vb. koyu renkli meyvelerin kendilerinde ve sularında da bol miktarda bulunmaktadır. Ancak zeytinyağının iyileştirici ve ülser/gastritten koruyucu gücünün sadece fenolik bileşiklerden ibaret olmadığı da başka bir gerçek. Çalışmanın yayımlandığı Journal of Agricultural and Food Chemistry Tarım ve Gıda kimyası dergisi de ayrıca zeytinyağının içindeki bu fenolik bileşiklerin midenin asit ortamında saatlerce bozulmadan kalabildiği ve midede bulunan H. Pylori bakterisi savaştığı da ifade edilmiş. Zeytinyağının içerisindeki bu fenolik bileşikler antibiyotik direncine sahip bazı bakteri türleri üzerine dahi öldürücü etki göstermiştir…” Peki Nedir Zeytinyağını Bu Kadar Faydalı Kılan? FENOLİK BİLEŞENLER Son yıllarda diyet bileşenlerinin sağlık üzerine etkileri konusunda çok sayıda çalışma yapılmaktadır. Özellikle yağlarla ilgili çalışmalar artan obezite gibi sağlık problemleri dikkate alındığında önem kazanmıştır. Fakat maalesef yağlara olan ilginin artması bu konuda doğru bilgilerin tüketicilere ulaşması anlamına gelmemektedir. Margarin reklamlarında yapılan kalp dostu vurgusu bu konuya iyi bir örnektir. Genel olarak doymamış yağlar, doymuş yağlara göre daha sağlıklı kabul edilmektedir. Fakat her doymamış yağın sağlık etkisinin aynı olmadığı bilinen bir gerçektir. Özellikle doymamış yağların rafinasyonu sırasında yağa özgü fenolik bileşenler gibi miktar olarak az fakat etkisi önemli olabilecek bileşenlerin kaybı söz konusudur. Zeytinyağı sadece fiziksel işlemlerle elde edilen bir meyve suyu olduğu için diğer bitkisel yağlardan bu özelliği ile ayrılmaktadır. Dünyada Akdeniz diyeti olarak adlandırılan ve son yıllarda oldukça popüler olan yeme alışkanlığında zeytinyağı temel yağ kaynağıdır. Yeni çalışmalar zeytinyağındaki bileşenlerin daha önce bildirilenlerden çok daha fazla olumlu etkisi olduğu yönündedir. Fenolik bileşenler zeytinyağının hem olumlu sağlık etkilerini hem de lezzet profilini geliştiren bileşenlerdir. Tüketicilerin zeytinyağında serbest asitliği en önemli kalite kriteri olarak görmelerine rağmen, naturel sızma zeytinyağını diğer yağlardan ayıran en önemli özellik, yağın yaklaşık yüzde 2’sini oluşturan minör bileşenlerdir. Minör bileşenler arasında da fenolik bileşenler polifenoller önemli bir bölümü oluşturmaktadır. Tüketicilerin sahip olduğu bir diğer yanılgı da zeytinyağının acılık ve yakıcılığının artmasının olumsuz bir özellik olarak algılanmasıdır. Yakıcılık ve acılık zeytinyağı için olumlu özellikler olup fenolik bileşenlerin fazla olduğunun göstergesidir. Zeytinyağında çok önemli olan bu bileşikler çeşitli koşullardan etkilenmektedir. Zeytinin yetiştirilme aşamasından itibaren bu özel ve önemli bileşiklerin korunmasını sağlayacak önlemlerin alınması, doğru süreçler ile üretilmesi ve zeytinyağının iyi koşullarda saklanması gerekmektedir. Polifenoller bitkilerde doğal olarak bulunur. Vitamin ve minerallerden farklı olarak temel besin ögesi değiller, ancak vücuda olan yararlı etkileri ile pek çok mekanizmaya katkıda bulunurlar. Meyve ve sebzeler polifenol kaynaklarıdır. Diğer kaynaklar arasında kabuklu yemişler ve tohumlar, kakao ürünleri örn. siyah çikolata, tam tahıllı ürünler, çay ve kahve ile kırmızı şarap gelir. Polifenoller antioksidan özellikleriyle bilinir. Polifenollerin kanser oluşumunu ve tümör gelişimini engellediğiyle ilgili kanıtlar bulunmaktadır. Polifenoller reaktif unsurlara ve kanserli ve mutasyona uğramış hücrelere müdahale edebilmekte, hücre çoğalışını denetleyen ana proteinlerin harekete geçmesini sağlayabilmekte ve kansere bağlı bir takım genlerin ortaya çıkışının önünü kesebilmektedir. Bu konular ile ilgili olarak önemli kurumlar tarafından yayınlanmış oldukça fazla makeleye artık internet üzerinden de ulaşmak mümkündür. Vücudumuz, her meyve, sebzenin içindeki polifenollerin hepsinden de faydalanamamaktadır. Örneğin elmada 5000 mg/kg polifenol bulunmasına rağmen, bunun sadece %0,2’sini alabilmektedir. Oysa ki aç karnına içilen polifenollü zeytinyağının %90’ını emebilmekte, içindeki faydalı bileşiklerin de %45-55’ini anlatımı ile elma örneğinde olduğu gibi vücuda 10 asker gönderilebilirken, 900+ polifenollü zeytinyağı ile ise 450 asker gönderilebilmektedir. Zeytinyağındaki fenolik bileşikler ile ilgili daha fazla bilgi isterseniz Mart 2019 tarihinde çıkan Bilge Ağaç Dergisindeki yazımıza bakabilirsiniz FENOLIVE Her zeytinyağında yeterli miktarda fenolik bileşik yoktur. Aslında her zeytin çeşidinde farklı miktarlarda fenolik bileşik vardır ile başlamak lazım. Polifenolü bol bir yağ elde etmek için doğru zeytin çeşitleri ve de doğru bölgedeki zeytin ağaçları seçilmelidir. Dolu vuruğu, sinek yarası olan hiçbir ağacın meyvesi kullanılmamalıdır. Zeytinler, ağaçtan özenle toplanılmalıdır. Sırıkla toplamak, yere düşürmek zeytinde oksidasyonu başlatır. İçindeki fenolik bileşikler kaybolmaya başlar. Biz Fenolive serisi ürünlerde tüm ürünü teker teker elle topluyoruz. Zeytin bekledikçe de oksidasyon devam eder. Fenolive’de kasalarda taşıdığımız ürünü 4 saat içinde de sıkarız. Zeytinyağındaki fenolik bileşikler ısıyı ve de hava ile teması hiç sevmez. Isıda kaybolurlar, hava ile temasta uçar giderler. Dolayısı ile sıkım kesinlikle 27 derecenin altında olmalıdır, yani soğuk sıkım olmalıdır. Taş değirmenlerin adı güzel gelse de hava teması yüksek olduğu için orada da kaybolurlar. Sıkıldıktan sonra da yağ iyi korunmalıdır. Bu amaçla üretilmiş özel tanklar kullanırız, ağzı İtalyan kapak denilen cinsten, Sağlık Bakanlığı onaylı çelikten… Hava ile teması yok gibidir. Tankın içindeki yağ boşaldıkça da yine hava temasını engellemek için azot gazı basarız. Özetle Fenolive serisi ürünlerdeki tek amacımız sağlık için çok faydalı bileşikleri yakalayıp, onları en üst düzeyde yağa geçirip, korumaktır. Normal sıcak sıkım yağı üretirken 3,5-4 kg zeytinden 1 kg yağ elde ederken, Fenolive’de, erken hasatta, 50 kg zeytinden 1 litre yağ elde ettiğimiz zamanlarda olur. Düz arazide, karışık bir şekilde toplamada bir işçi 100-120 kg toplarken günde, Fenolive’de 20 kg topladığı zaman mutlu oluruz. Fenolive serisi ürünler Avrupa Birliği Sağlık Beyanı’na uygun bir şekilde "Sağlıklı Naturel Sızma Zeytinyağı” kategorisindedir. İçerdikleri polifenol miktarına göre gruplandırılmıştırlar. 350+’ın anlamı, üretim tarihi itibarı ile içinde 350 ve üzeri mg/kg fenolik bileşik var demektir. Bu ölçümler şahit numunileri tespit ettirilerek, uluslarası geçerliği olan IOOC International Olive Oil Council onaylı laboratuvarlarda tank bazında yapılır ve de ölçüm raporu ürün ile birlikte sizlere gönderilir. Piyasada bulunan polifenollü ürünlerin raporları arasında ölçüm yöntemleri/raporlama yöntemleri açısından farklar olabilmektedir. Aynı ürün, farklı bir yöntem kullanılıp raporlatılsa çok çok daha yüksek rakamlı bir rapor yayınlamak mümkündür. Ama biz uluslararası geçerliliği olan, IOC tarafından geliştirilen methodlardan Doc. No 29'a göre tyrosol cinsinden raporlatmaktayız. Konunun detayını "Piyasadaki Polifenol Ölçüm Raporları ve Farkları" bloğumuzda bulabilirsiniz. Fenolive 900+ ve 750+, geçen sene ulaştığımız seviyelerimiz... London IOOC International Olive Oil Council - Londra Uluslararası Zeytinyağı Konseyi tarafından yapılan yarışmada "Health Claim Sağlık İddiası" kategorisinde çifte madalya ile ödüllendirildiler. Böylece ürünümüz uluslararası olarak da, bağımsız kurumlar tarafından tescillenmiş oldu. Bu madalyaların ÜLKEMİZİN bu kategoride aldığı ilk madalyalar olduğunu biliyoruz. Bu sene yine kendimizi aştık. 1092mg/kg polifenol seviyesine ulaştık. Ve ALTIN MADALYA geldi... Sağlık İddiası kategorisinde... Ülkemizdeki kaliteli zeytinyağı üretiminin geldiği noktayı tüm dünyaya göstermeye katkımız olduğu için de çok mutluyuz. GURUR DUYUYORUZ... Not Health Claim kategorisine katılabilmek için natürel sızma zeytinyağı kategorisinde yarışacak kadar iyi bir yağınız olmalı, üstüne de içindeki polifenol seviyesi belli bir seviyenin üstünde olmalı... Kaliteli natürel sızma zeytinyağı kategorisinde verilen altın madalya sayısı 100'den fazla iken health claim'de sadece 6. Bu seneki yeni ürünümüz 1050+ ile heyecanımız daha da büyük... İşimizi aşkla yaptığımızın en büyük kanıtı... Kendimizi aşmaya çalıştığımızın en büyük kanıtı... Bir bahçeden ne polifenol çıktı ise artık demeyip, polifenolü bulmak için çok emek verdiğimizin bir kanıtı... Polifenol nedir? Ne gibi faydaları vardır? gibi birçok sorunuza yanıtları "Zeytinyağı Mucizesi" bloğumuzda bulabilirsiniz. ÖZETLE HER ZEYTİNYAĞI OLMAZ... Sağlığınızı korumaya destek olabilecek doğal ürünlerimize ulaşmak için Ürünler ile ilgili yorumlara ulaşmak için Sağlık için, Sağlığınıza için... TLOS OLIVE AİLESİ

çörek otu yağı mide reflüye iyi gelirmi